F-35 Türkiye’de Kaç Tane Var? Süperjetin Gölgesindeki Tartışmalar
F-35, dünya havacılığının en güçlü savaş uçaklarından biri olarak tanıtılıyor. Yüksek teknolojiye sahip, çok amaçlı bir uçak olması nedeniyle NATO’nun en büyük üyelerinden biri olan Türkiye de bu jetin alımında önemli bir yer edinmek istemişti. Ancak bu “süperjet” Türkiye’ye gerçekten ne kadar yarar sağlıyor? Ve Türkiye’de kaç tane F-35 var? Bu sorulara verilen cevaplar, aslında çok daha derin ve tartışmalı bir konuyu gündeme getiriyor. Hadi gelin, Türkiye’nin F-35’lere sahip olma yolunda neler yaşadığını, bu uçakların ülke savunmasında nasıl bir rol oynayabileceğini, ve tabii ki eksiklikleri ile tartışma yaratacak noktalarını ele alalım.
F-35 Türkiye’ye Kaç Tane Geldi?
F-35’in Türkiye’ye gelmesi konusunda ilk anlaşma 2002 yılında yapıldı. Türkiye, bu jetin üretim sürecine dahil olarak, gelişen teknolojiye ayak uydurmayı hedefliyordu. Hedeflenen sayı yaklaşık 100 uçaktı ve Türkiye’nin, F-35 programına katılımı NATO müttefiklik ilişkilerini pekiştirecek, ülke savunmasına katkı sağlayacaktı. Ancak son yıllarda bu hedefler oldukça değişti.
Bugün, Türkiye’de F-35’lerin sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Türkiye, 2020 yılı itibarıyla sadece 2 adet F-35 almayı başardı. Ancak, bunlar da tam anlamıyla operasyona girmeden önce Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye’yi F-35 programından çıkardı. Bunun ardından, Türkiye’ye teslim edilmesi planlanan uçaklar da el değiştirdi. Peki, tüm bu süreçler neden bu kadar karmaşık hale geldi?
F-35 Krizi: Türkiye’nin NATO İttifakı ile Gerilen İlişkileri
Türkiye’nin F-35’lerle ilgili yaşadığı en büyük engel, 2019 yılında ABD’nin Türkiye’yi bu programdan dışlama kararı almasıydı. Bu kararın arkasındaki sebep, Türkiye’nin Rusya ile S-400 hava savunma sistemi anlaşması yapmasıydı. ABD, bu adımın F-35’lerin güvenliği açısından büyük bir tehdit oluşturacağını öne sürerek, Türkiye’yi projeden ihraç etti. Birçok analist, bu kararın aslında Türkiye’nin dış politikadaki bağımsızlık arayışının bir sonucu olduğunu savunsa da, bu durumun Türkiye’nin F-35 alımını önemli ölçüde zora soktuğu da bir gerçek.
ABD’nin bu tutumu, Türkiye için savunma sanayiinde büyük bir darbe anlamına geldi. Çünkü F-35, sadece bir uçak değil, aynı zamanda bir savunma stratejisinin, teknoloji paylaşımının ve güçlü müttefiklik ilişkilerinin bir simgesiydi. Şu an Türkiye, bu uçakların tam kapasite kullanımına sahip olamamakla birlikte, aynı zamanda onları üretme sürecinde de dışlanmış durumda. Bu durum, Türkiye’nin dış politika hamlelerinin bedelini nasıl ödeyebileceğini gözler önüne seriyor.
F-35’in Türkiye Savunmasına Katkısı: Gerçekten Güçlü Bir Yatırım mı?
F-35, teknik açıdan üstün özelliklere sahip bir savaş uçağıdır. Stealth teknolojisi, yüksek hız, uzun menzil ve gelişmiş silah sistemleriyle donatılmış olan F-35, geleneksel savaş uçaklarından farklı olarak, radara yakalanmadan düşman hattına girebilme kapasitesine sahip. Ancak, bu özelliklerin Türkiye’nin savunmasına ne kadar katkı sağladığı tartışmalı bir konudur.
F-35’in Türkiye için en büyük avantajlarından biri, havadan üstünlük sağlayabilme kapasitesidir. Ancak, bu uçakların verimli bir şekilde kullanılabilmesi için onları savunma sistemlerine entegre etme ve uyumlu bir strateji geliştirme gerekliliği de göz önünde bulundurulmalıdır. Türkiye’nin sahip olduğu mevcut hava savunma sistemleriyle F-35’in ne kadar uyumlu olduğu sorgulanmaktadır. Türkiye’nin, bu tür yüksek teknoloji ürünü uçakları etkili bir biçimde kullanıp kullanamayacağı, önümüzdeki yıllarda önemli bir tartışma konusu olacaktır.
F-35 ve Yerel Savunma: Yatırım mı, Harcama mı?
F-35’lerin Türkiye’de çok fazla olmadığı ve üretim sürecinden dışlanmış olduğu göz önünde bulundurulduğunda, bu uçaklara yapılan yatırımın ne kadar doğru bir karar olduğu tartışılır hale geliyor. Türkiye, F-35 programına büyük yatırımlar yaparak, bu uçaklardan en iyi şekilde yararlanmayı amaçlamıştı. Ancak, ABD’nin programdan dışlama kararıyla birlikte, Türkiye’nin bu uçaklardan tam anlamıyla faydalanamayacak olması, bu büyük harcamanın geri dönüşü olup olmayacağı konusunda soru işaretleri yaratıyor.
Birçok uzman, Türkiye’nin savunma sanayisine yatırım yaparken, daha yerel ve bağımsız çözümler geliştirmesi gerektiğini savunuyor. Özellikle, savunma alanındaki dışa bağımlılığı azaltma yönünde atılacak adımlar, Türkiye için daha sürdürülebilir bir strateji olabilir. S-400 anlaşması, her ne kadar Türkiye’nin bağımsız bir savunma stratejisi geliştirme çabasının bir göstergesi olarak görülse de, bu tür dışa bağımlı yatırımların savunma sanayisini daha da zayıflatıp zayıflatmayacağı, büyük bir soru işaretidir.
Sonuçta: F-35 Türkiye İçin Gerçekten Ne İfade Ediyor?
F-35’lerin Türkiye’ye ne kadar katkı sağlayacağı ve ülke savunmasına olan etkileri konusunda kesin bir şey söylemek zor. Ancak, bu sürecin Türkiye’nin dış politikası, savunma sanayi ve müttefiklik ilişkileri üzerinde önemli etkiler bıraktığı bir gerçek. F-35, hem bir fırsat hem de büyük bir risk barındırıyor. Bu uçaklar, Türkiye’nin hava gücünü artırmak için güçlü bir seçenek olsa da, bu tür yatırımların geri dönüşü, yalnızca dış politikadaki dengelere değil, aynı zamanda yerel savunma stratejilerine ve sanayiye de bağlı.
Peki, Türkiye F-35’lere ne kadar güvenmeli? Yatırım yaparken, daha bağımsız bir savunma sanayi kurmak mı daha önemli, yoksa yüksek teknolojiye dayalı bu uçaklar gibi dışa bağımlı sistemlere yatırım yapmak mı? Bu sorulara vereceğiniz yanıtlar, Türkiye’nin savunma geleceğini belirleyecek gibi görünüyor.
İsrail’in elinde tam olarak kaç F-35 olduğu gizli bilgi ama medyadaki haberlere ve İsrailli yetkililerin açıklamalarına bakılırsa, envanterlerinde 40 dolayında F-35, 75 dolayında F-15 ve 190’dan fazla F-16 yer alıyor. Türk Havacılık ve Uzay Sanayii, Türkiye’de üretilen ilk F-16’yı üreterek ülkenin havacılık ve uzay kabiliyetlerini sergiledi . Türkiye, F-16’nın yerli üretimi için General Dynamics (şimdi Lockheed Martin’in bir parçası) ile bir lisans üretim anlaşması imzaladı.
Harun!
Saygıdeğer dostum, sunduğunuz öneriler yazıya yeni bir bakış açısı kazandırarak onu özgünleştirdi.
Türk Hava Kuvvetleri’nin envanterinde hâlihazırda 200 adet F-16 mevcut olup, Mayıs 2011 ile Aralık 2012 arasında Gelişmiş Blok 50 Tipi 30 yeni F-16 daha envanterine eklenecektir. 25 ülkenin seçimi olan F-16 uçağından dünyadaki beş montaj hattından şimdiye kadar tüm dünyaya 4.400 adetten fazla teslim edilmiştir. F-35 1200 km’lik bir harekat yarıçapına sahiptir, Su-57 ise 1500 km’lik bir harekat yarıçapına sahiptir. F-35 maksimum Mach 1.
Reşat! Sevgili dostum, sunduğunuz katkılar yazının akademik değerini artırdı ve onu daha güvenilir kıldı.
Türkiye 116+18 adet F-35A “CTOL/Hava Kuvvetleri (geleneksel kalkma ve inme) versiyonu” siparişinde bulunmuş ve bu uçaklar için 11 milyar Amerikan doları ödeyeceğini bildirmiştir. Türkiye’nin F-35’lerden opsiyonlar hariç yaklaşık 116 adet alacağı yetkili makamlarca bir çok kez ifade edilmiştir. Başlangıçta tüm uçakların, Hava Kuvvetleri için CTOL (Conventional Take Off and Landing- geleneksel pistlerden kalkış ve iniş için) versiyonu olması öngörülmekteydi. DR.
Okan!
Önerileriniz yazının anlatımını geliştirdi.
Türkiye’nin F-35’lerden opsiyonlar hariç yaklaşık 116 adet alacağı yetkili makamlarca bir çok kez ifade edilmiştir. Başlangıçta tüm uçakların, Hava Kuvvetleri için CTOL (Conventional Take Off and Landing- geleneksel pistlerden kalkış ve iniş için) versiyonu olması öngörülmekteydi. Türk Hava Kuvvetleri’nin envanterinde hâlihazırda 200 adet F-16 mevcut olup, Mayıs 2011 ile Aralık 2012 arasında Gelişmiş Blok 50 Tipi 30 yeni F-16 daha envanterine eklenecektir.
Alp! Katılmadığım yönler olsa da emeğiniz çok kıymetliydi, teşekkürler.